
İşçinin 1475 sayılı Kanunun 14. maddesi kapsamında prim gününü doldurduktan sonra, emeklilik yaşını beklemek üzere iş akdini fesfetmesi halinde yasal olarak kıdem tazminatı hakkı doğar.
Bu tip durumlarda uygulamada işverenler tarafından, genellikle ileri sürülen en önemli savunma "işçinin iş akdini emeklilik nedeniyle değil, başka bir iş yerinde çalışmak/kendi iş yerini açmak amacıyla fesih yoluna gitmesi ve işçinin dürüstlük kuralına aykırı davranışta bulunması nedeniyle, kıdem tazminatına hak kazanamayacağı" şeklinde görülmektedir. Peki Yargıtay bu konu hakkında ne şekilde karar vermektedir.
Yargıtay tarafından istikrar kazanmış bir çok kararda; işçinin emeklilik nedeniyle iş akdini sonlandırmasının bundan sonra başka bir işte çalışmayacağı anlamına gelmediği, aksi durumun Anayasal güvence altında olan çalışma hürriyetinin ihlaline neden olacağı, işçinin iş akdinin devamı sırasında başka bir iş yeriyle görüşme yapmasının, iş akdini sonlandırdıktan kısa bir süre sonra başka bir iş yerinde işe girmesinin 1475 sayılı Yasanın 14. maddesinde tanınan emeklilik nedeniyle iş akdini fesih hakkını elinden almayacağı yönündedir.
"İşçi ayrıldığı tarihte sigortalılık süresini ve prim gün sayısını tamamlamış ise kıdem tazminatına hak kazanacaktır. Zira yasadan doğan bir hakkı bulunmaktadır. Ayrıca çalışma hakkı anayasal bir haktır. 1475 sayılı Kanun'un 14/5. bendi kapsamında yaş hariç emeklilik sebebiyle ayrılmalarda işçinin daha sonra başka bir işverene ait işyerinde çalışmaya başlaması, ayrılmadan önce diğer işyeri ile görüşme ve hatta sözleşme yapması hakkın kötüye kullanımı olarak değerlendirilemez."
Yargıtayın münferit kararlarından birinde ise; eğer işçi emeklilik nedeniyle kıdem tazminatı talepli olarak kısa zaman aralığında en az 2 ayrı iş yerindeki iş akdini feshetmiş ve devamında üçüncü bir iş yerinde çalışmaya başlamış ise artık bu durum hakkın kötüye kullanımı mahiyetinde olacağını vurgulamıştır.
"Buna rağmen işçinin emeklilik için yaşı bekleme süresi içinde birer yıl süreyle farklı işverenlerde çalışması ve her defasında fesihten sonra derhal başka bir işverene ait işyerinde çalışmaya başlaması şeklinde bir uygulamanın tespiti halinde hakkın kötüye kullanımına dair örnekler ortaya çıkabilir. İşçinin ikinci kez bu hakkını başka bir işverene karşı kullanması öncesinde üçüncü bir işverenle sözleşme imzalanması yerine, iş görüşmesi yapması hatta bir gün sonra bu defa üçüncü işverene ait işyerinde çalışmaya başlaması yasal hakkın kötüniyete dayandığını ortaya koyabilir. Başka bir anlatımla hakkın ilk kez kullanımının ardından Dairemiz tarafından kötüniyetin karinesi olarak aranan başka bir işverenle sözleşme yapma şartının daha da genişletilmesi ve ikinci kez hakkın kullanılması öncesinde başka bir işyerine iş başvurusunda bulunulması dahi kötüniyet için yeterli sayılabilir."
Sonuç olarak;
İşçi 1475 sayılı Yasanın 14/5. maddesinde belirtili kriterleri sağlamasıyla birlikte işverenine iş akdinin "kıdem tazminatı"na hak kazanacak şekilde feshettiğini ihbar edebilir.
İşçinin bu feshinden önce, başka bir işverenle iş görüşmesi yapması ya da daha sonrasında yeni bir işe başlaması; işçinin kıdem tazmiatına hak kazanmasına engel değildir.
İşçi, yakın zaman aralığında en az iki iş yerinden "emeklilik" nedeniyle ayrılmasından sonra, tekrar başka bir iş yerinde çalışma gayesiyle hareket etmesi halinde, hakkını kötüye kullandığına dair iddia ve Yargıtay tarafından da kabul gören "kötü niyetli fesih" karinesiyle karşı karşıya kalacaktır.
Avukat Mehmet Samet ÖZÇELİK & Avukat Mehmet Özgür TÜRKCAN
(0) Yorumlar